Legends feat. Rock’nfoni

legendsafis

Geride kalan hafta, hayatımızın belki de en stresli, en durağan haftalarından birisiydi. Gerçi bu haftanın da çok şen şakrak başladığı söylenemez ama neyse. Haftanın son günü, hafta sonunun son saatlerinde tamamen sürpriz bir konsere giderken buldum kendimi.

29 Eylül Pazar günü, saat 20.00’de Hasan Polatkan Kültür Merkezi‘nde “Legends feat. Rock’nfoni” isimli senfonik rock konserine katıldım. Diyorum ya, tamamen sürpriz bir şekilde Facebook’ta başka bir arkadaşımın katıldığını görüp pinledim. Daha sonra etkinlik günü Facebook bildirimi sayesinde hatırladım ve evime de çok yakın olan konser mekanına doğru yola çıktım.

Konser, daha önce Utkular’ın da konserinin olduğu kültür merkezinin sahnesindeydi. Bu merkezin güzel yanı, ticari etkinliklerden ziyade toplumun her kesimi tarafından çoğunlukla ücretsiz, bazen de sembolik ücretlerle izlenebilecek etkinliklere ev sahipliği yapıyor olması. Bu konser de, birkaç gündür devam eden 7. Odunpazarı Uluslararası Cam Festivali‘nin kapanış konseriydi. Konser, Bach.çe Sanat Akademi katkılarıyla düzenleniyordu.

Saat 19.45’te salondaydım. Gittim, sahneyi tam karşıdan gören bir koltuk bulup oturdum. İçerisi doluydu, ama tıklım tıklım değildi. Aralarda tek tük boş koltuklar göze çarpıyordu. Tam saatinde konser başladı. Önce yaklaşık otuz kişilik orkestra sahneye çıktı. Şefle birlikte birinci ve ikinci keman grupları, viyolonsel grubu ve flüt grubu olmak üzere dört gruptu orkestra. Hemen ardından da rock grubu sahneye çıktı. Kadın ve erkek vokaller, iki gitar, bir bass, klavye ve davuldan oluşuyordu bu ekip de.

Vokalist çok kısaca grubun hikayesini anlattı. Bu noktadan, konserin son şarkısına kadar grup elemanlarının isimlerini duymak için bekledim ancak son şarkı çalarken çıkmak durumunda kaldığım için, eğer o şarkının sonunda tek tek tanıtmadıysa, grup üyelerinin ve orkestra şefinin isimlerini söylemediler. Legends grubunun verdiği ilk konseri izliyorduk. İkinci konserleri ise biraz daha geniş bir repertuvarla 16 Ekim’de yine Eskişehir’de Yunus Emre Kültür Merkezi‘nde olacakmış.

Çalınan eserlerin düzenlemeleri grubun klavyecisi de olan İlker YARAR‘a aitmiş ve beş yıllık bir çalışmanın sonucunda oluşturulmuş. Tüm konser yazılarımda olduğu üzere, tüm konseri tek tek şarkılar üzerinden aldığım notlarla anlatmaya çalışacağım.

legends02

  1. Gibi Gibi: Açılış için epey güzel bir seçim olmuş. Yaylılarla yapılan düzenlemeler çok başarılıydı.
  2. Yaz Yaz: Bu parçayı artık hemen her grubun sahnesinde dinlemekten sıkıldım. Ancak maestro bu şarkıda epey bir coşunca en azından seyir keyfi oldu.
  3. Vazgeçtim Dünya‘dan: Şebnem Ferah şarkısı. Parçayı Esra isimli kadın vokalin sesinden dinledik. Gecenin ilk solosu, Pentagram tişörtü giymeyen gitaristten geldi. “Kadına şiddete hayır” temalı bu şarkı epey alkış aldı.  (Lütfen beni affedin, isimlerini gerçekten bilmiyorum. Umarım bir gün bu yazıya denk gelirler de tanışırız.)
  4. Yorgunum: Nazım Hikmet‘in Rusya’da sürgündeyken yazdığı şiire, Cem Karaca‘nın yasaklı olduğu yıllarda Almanya’da yaptığı besteyi dinledik. “Tam bir sürgün şarkısı” olarak anons etti vokalist. Şarkının ilk kelimeleriyle birlikte alkışlar koptu. Parçada rock ögeleri çok zayıf, ancak senfonik düzenlemeler çok güçlü idi.
  5. Bir Gün Belki Hayatta: Bir önceki parçayı hiç kesmeden buna bağladılar. Son kısımda “lalala” vokallerle seyirci tempo tuttu.
  6. Yalnızlık Senfonisi: Sezen Aksu‘nun yazdığı, Sertap Erener‘den dinlediğimiz ancak Model grubunun popüler hale getirdiği şarkı. O ana kadarki en efsane giriş bu parçanın idi. Özellikle flütlere bayıldım. Yaylılar muazzamdı. Özellikle parçanın orta kısımlarındaki es’lerde tüylerim diken diken oldu.
  7. Senden Daha Güzel: Herkesin bildiği bir parça olunca girişten itibaren alkışlarla eşlik etti seyirci. Hatta “Senden daha güzel” kısımlarını hiç bir yönlendirme olmadan direkt seyirci söyledi.
  8. Sözlerimi Geri Alamam: Yine, bir önceki parçaya bağlayarak başladılar. “hey hey hey” kısımlarını sevmedim. “Aldım elime gitarı” kısmından sonra gelen melodik solo çok iyiydi. İkinci soloyu da Pentagram tişörtlü gitarist çaldı. Son kısma doğru iki gitarın birlikte yaptığı armoni çok güzeldi.
  9. Bu Aşk Fazla Sana: Parça genel olarak güzeldi. Ancak konserin başından beri ufak ufak kulak tırmalayan ride zilindeki bell tonları, bu sefer çok dik çıktı. Yani ses sisteminden olacak, bell kısımları inanılmaz yüksekti.
  10. Blue Suede Shoes: İşte bu konser yazısıyla ilgili yaşadığım en büyük sıkıntı bu. Açıkçası grubun çaldığı şarkıyı bilmiyordum. Vokal, 1 Ocak 1956’da yazıldığını ve Rock’n Roll tarihinin ilk şarkısı olduğunu söyleyince, geriye bir tek Elvis Presley‘in ilk albümündeki bu ilk parça kalıyor. Biraz dinleyince hatırlar gibi oldum. Bu parçada davulcunun ride ziliyle yaptığı polyrhythmleri pek beğenemedim. Bir noktadan sonra kulak tırmaladı biraz.
  11. Kara Sevda: Bir önceki parçayı bağlayarak çaldılar yine. Parça güzel girdi ancak parçadaki ilk ve tek solonun son kısmına doğru grupta ufak bir iletişimsizlik oldu ve kısa süreli bir karmaşa oldu. Vokal hemen nakaratla toparladı olayı.
  12. Ele Güne Karşı: Malum MFÖ olunca, tüm seyirci keyifle eşlik etti şarkıya.

Bu şarkıyı son şarkı olarak anons ettiler. Kendileri de planladılar mı bilmiyorum ama seyircinin ısrarlı tezahüratı üzerine “Gibi Gibi“yi çalmaya başladılar yeniden. Birkaç dakika sonra bir mesaj alınca konserin de son parçası olduğunu bildiğimden salondan çıktım.

legends01

Eğer imkan olursa grubun bir sonraki konserine de gitmek istiyorum. Daha geniş bir repertuvarda neler çalacaklar, nasıl çalacaklar merak ediyorum. Bu arada orkestradan da bahsedeyim. Şef gerçekten başarılı ve göze hitap eden bir yönetim sergiledi. Ellerine sağlık. Keman ve çellonun yanında tek başına iki flüt biraz zayıf kaldılar. Belki birkaç da brass olmalıydı diye içimden geçirdim.

Bu organizasyona destek veren Belediyeye ve Bahc.çe Sanat Akademi’ye sevgiler, saygılar ve teşekkürler. Bir sonraki etkinliğe de umarım gidebilirim.

EKLEME: Klavyeci arkadaşımızın ismi İlker YARAR şeklinde düzeltildi. Ayrıca grubun solistinin ismi de Barış Arda ŞENDAĞ.

Yorum bırakın