Aylar önce Chaos Magazine’in geri dönüş sayısının haberini yaptıktan sonra, yıl bitmeden bir yeni sayı ve devamında da yepyeni bir 12. sayı daha yayımladı Lainmeun – Murat Chaos Gökbulut. Derginin 10. sayısıyla birlikte başlayan renkli ve ciltli bookazin formatı öylesine sevildi ki geriye dönüp yıllar önce siyah beyaz çıkan 9. sayıyı bile “yalandan renkli” bastı. Dolayısıyla bu yepyeni renkli ve ciltli olarak yayımlanan bookazin formatlı sayılar artık bir Chaos standardı haline geldi. Chaos Magazine, ülkenin yerinde sayan ve kendini bir türlü aşamayan fanzin piyasasına müthiş bir hareket getirmiş oldu. Bu son yazdığım iddialı gelmiş olabilir ancak 11. ve 12. sayıların henüz baskıya girerken sipariş yöntemiyle tükenmiş olduğunu, bu ivmeyle birlikte derginin yıllar önce çıkan 9. sayısının bile yeni baskı yaptığı ve tükendiğini dikkate almak gerekiyor. Derginin yazar, çizer, editör ve büdütörü Murat Gökbulut, Chaos ismiyle ne yayımlasa kelimenin tam anlamıyla kapışılıyor.
Kasım-Aralık 2023 tarihinde yayımlanan 11. sayı 130 sayfadan oluşuyor. Kapağı çevirir çevirmez editörümüzün mesajıyla Chaos’a girmiş oluyoruz. Derginin kapağında Urgehal var ve bana göre Chaos tarihindeki en güzel kapaklardan birisi olmuş bu. Arka kapakta ise Sabhankra’nın Rotting Helios albümünün kapağına yer verilmiş. Sınırlı sayıda basılan derginin #052 no.lu kopyası bende. Derginin son sayfasında ise yıllardır uyguladığı “içindekiler koymama” kuralına biraz nazire yaparak “içinde içindekiler vardır” mesajıyla bir indeks yer alıyor ve bu 130 sayfalık dev eser “cemiyete hapsolmuş adamlardan olmama savaşı sürecek” mesajıyla son buluyor. Derginin arkasındaki isim, her şeyi, frontmani, beyin takımı, emektarı, EYT’lisi, editörü, büdütörü Murat Gökbulut iken çevirilerde Serkan Kaya’nın ve çizer olarak da Zeynep Özkazanç’ın desteğini görüyoruz.
Dergi muhtemelen yazarının da tahmininin ötesinde çok ilgi gördü. Basılan kopyalar çok kısa sürede tükendi. Dolayısıyla artık bu sayıları bulmak için çok şanslı olmak ya da eşten dosttan ricacı olmak gerekiyor. Yazarın bu konuda hiçbir kaygısı yok. Fotokopi çekin, basın, dağıtın, yeter ki okuyun! Ben de bu yazıda he Chaos’un bugün geldiği nokta ve ülkemizdeki metal piyasası bakımından kazandığı öneme değineceğim, hem de bu son iki sayıdan ufak notlar vereceğim. 11. sayıyla başlayalım.
- Convocation’ın Ashes Coalesce albüm kapağını çizen grup elemanı Lauri’ye, “albüm kapağı çiziminde Caravaggio etkisi var” deyince eleman hem şaşırıyor hem de mutlu oluyor. “Fark ettiğiniz için tebrikler” diyor. Röportaj ve enteresan sorular için de teşekkür ediyor.
- Yine aynı sayıda 10. ve 11. sayfalarda arka plandan dolayı, GRA röportajının büyük kısmı okunamıyor.
- Bir başka bomba detay: Afterbirth röportajında Murat Gökbulut, grubun Four Dimensional Flesh albümünün kapağında ressam Maurits Cornellis Escher’e saygı duruşunda bulunduklarını söylüyor. Grubun gitaristi Cody ise şaşırarak “bunu anlamana hayran kaldım” diyor. Gerçekten de grubun albüm kapağını yapan sanatçı, bu eseri üretirken Escher’den ilham almış. Cody röportajı “iyi bir sanatseversin dostum, detayı yakaladığın için tebrik ederim” diyerek tamamlıyor.
- Dergideki röportajların büyük kısmında Türkiye denilince akıllara Cenotaph geliyor. Ayrıca Enfulged ve Diabolizer de uluslararası tanınırlığı yüksek gruplarımız.
- 11. sayının en uzun röportajı Forgetten Tomb’un tam 6 sayfalık ilgi çekici röportajı. Bu adamın da Türkiye deyince aklına Galatasaray geliyormuş.
- Acherontas röportajı, sorulara verdiği birbirinden ilginç cevaplarla Chaos tarihinin çevirmesi en zor röportajı olmuş.
- Peki, Omnium Gatherum grubundan Markus’un Öztürk Serengil’in oğluyla Wolitrap isimli bir grubunun olmasına ne diyorsunuz? (Jussi I. Cengizhan Serengil, Finlandiya’da yaşıyor, annesi Seija Mirja, ablası Seren Serengil)
- Cruciamentum grubundan D.L.’nin, Türk-Fransız progressive rock grubu Asia Minor’ı ve özellikle grubun ikinci albümü Between Flesh and Divine’ı çok sevmesini ben de çok sevdim.
- Dergideki en özel röportaj Urgehal’inki. Editörün heyecanı grubun kurucu üyesi Enzifer’le yaptığı röportajdan anlaşılıyor.
- Lainmeun’un dergiye yazdığı konser kritikleri, aslında bir mizah dergisinde yayımlansa büyük ses getirir ve epey taraftarı olur. Mizah dozu fazla, yerinde göndermeleri ve bolca müzik kültürüyle harmanlanmış bu kritikler bile ayrı bir dergi olarak yayımlanmayı hak ediyor bence. Üstelik derginin son yayımlanan üç sayısı ve gelecek sayısı sayesinde ülkenin bu dönemde İstanbul’da gerçekleşmiş neredeyse tüm ekstrem müzik konserlerine gitmiş kadar oluyoruz. Bu noktada bir tavsiye verebilirim. Chaos Magazine, yayımlandığı dönemdeki konserler hakkında farklı ilerden belli sayıda konuk yazarı davet edebilir. Bu sayede örneğin Ankara’da yapılan ve ses getiren bir konseri de derginin sayfalarında hem okuma hem de ölümsüzleştirme imkânı bulmuş oluruz.
- Editörün konser kritiklerinde ısrarla bahsettiği, kâh güldüğü, kâh eğlendiği, kâh gözlerinin aradığı “metalarchives dayı” isimli kişi kimdir?
- Yine dergide yer alan tam altı sayfalık bir Agathodaimon röportajı var ki eski dostların buluşması tadında. Sadece bu içeriği okuyarak grup hakkında hatır sayılır oranda bilgi sahibi olabilirsiniz. Grubun ülkemize ilk gelişinde yaşadıklarıyla ilgili dikkat çekici detaylar var.
Her sayıda olduğu gibi 11. sayıda da röportajlar haricinde ciddi bir sinema içeriği mevcut. Lainmeun, bu dergi için pek çok şey olmanın yanı sıra esasen iyi de bir sinefildir. (Zebra var, o ayrı 🙂 Chaos’ta, popüler akım sinema dergilerinde asla okuyamayacağınız sinema içerikleri yer alıyor. Filmler, sadece yönetmenleri değil, temsilcisi olduğu akımlar ve içerikleri semboller bakımından da ele alınıyor. Derginin son kısmında, bir önceki sayıdan devamla “Metalciler Kitapsız Değildir Vol. II” yer alıyor. Bu seride ülkemizdeki ünlü/az ünlü pek çok metalci yazarın kaleme aldığı eserler tanıtılıyor.
Evet, 11. sayı böyleydi. Gelelim 12. sayıya. Chaos tarihinin en kapsamlı ve hacimli yayınıyla baş başayız. Yalnızca dört aylık bir sürede hazırlanan bu sayı tam 200 sayfa! Kapakta Paradise Lost var. İçeriği, mizanpajı, dizgisi ve baskı kalitesiyle en kurumsal Chaos Magazine açık ara 12. sayıdır. Bu sayıyla Chaos, artık yavaş yavaş yeraltından çıkmaya başlamış gibi görünüyor. Murat Gökbulut, kendisine 11. Sayıyı okuduktan sonra ilettiğim sertifika önerisini de beğenmiş olacak ki bu sayıdan bir sertifika çıktı. Sınırlı üretilen derginin alıcısına ve ismen yazılmış bu sertifika çok kıymetli. Sayfa tasarımları önceki sayılara göre çok daha iyi. Sayfa arka plan nedeniyle okunamayan röportaj yok.
Yine 12. sayıda da derginin her şeyi, yazarı, çevirmeni, editörü ve büdütörü Murat Gökbulut. Çizerlere ise Zeynep Özkazanç’a destek olarak bu sayıda Berk Balkaç eklenmiş. Sınırlı sayıda basılan bu sayının da #052 no.lu kopyası bende
Röportaj yapmayı, müzik yazıları yazmayı öğrendiğim Chaos’a, bu konuda elbette tavsiye verecek değilim. Ancak özellikle derginin şekilsel ve görsel tasarımına ilişkin ufak tavsiyeler vermek, iyi bir Chaos fanı olarak hakkımdır diye düşünüyorum. Bookazin formatındaki bu yayında, kapağı çevirir çevirmez editör notuyla karşılaşmak yerine, belki bir iç kapağa da artık yer verilebilir. Bir de virgülden sonra boşluk bırakılmadığı için bazı kelimeler bitişik duruyor. Bu hata sürüm farkından da kaynaklanmış olabilir. Ve bir minik tavsiye de paragraf içerisinde kullanılan görsellerin yerleşime dikkat etmek gerekli. Bazı yerlerde görseller paragrafları tam ortadan ikiye böldüğü için cümleyi okurken gözlerimiz bir sola bir sağa zıplamak zorunda kalıyor. Bu da biraz zorlayıcı oluyor.
Şimdi dergiden öne çıkan, ilgi çeken bazı notlara yer vereceğim.
- Alman Convictive grubunun röportajında Türkiye’den Sabhankra övülüyor.
- Singapurlu Infernal Execrator grubundan Lord Ashir’in ülkemizden dinlediği grupların ancak yarısını biliyor olmamdan utandım.
- Lainmeun’un röportajlarında bir klasiktir. Röportaj yaptığı gruptan, kendi ülkelerindeki metal piyasasından tavsiye isimler ister. Manbryne grubunun vokalisti Sonnelion, Polonya black metal sahnesinden hiçbir grubu tavsiye etmiyor. Şaka gibi!
- Tam beş sayfayı kaplayan Persecutory röportajı yerli piyasamıza da dair pek çok detayı barındırıyor. Çağatay’la yapılan röportajda çok önemli bir detay yakaladım. Tayland’da yayımlanan Darkest Against Light Zine isimli bir fanzinde “Kadıköy Metal Sahnesi” isimli oldukça geniş bir yazı yayımlanmış.
- Derginin kapak grubu olan Paradise Lost ile yapılan röportaj, belki de röportajın kendisinden çok, öncesinde ve sonrasında yaşanan kaotik durumlarla birlikte hem komik hem de sinir bozucu. Biz bu durumu derginin yayımlanmasından çok önce Murat Gökbulut’un sosyal medya hesaplarından an be an takip edebilmiştik. Yapılan röportaj, derginin adına yakışır bir kaosun sonunda bizlerle buluşabilmiş. Ancak bana göre dergideki en zayıf röportaj da bu. Çünkü ancak 15 dakikalık bir vakitte Zoom üzerinden yapılmış ve grup pek çok noktayı kısıtlamış.
- Ancient grubunun frontman’i Magnus, “desteği ve ayırt edici soruları” için Chaos’a teşekkür etmiş.
- Blind Guardian konserinin kritiği hayatımda okuduğum en komik konser kritik yazısı olabilir. Yine benzer şekilde Rotting Christ konseri kritiği de ne beklerken ne buldum temalı, tam bir Gökbulut klasiği olmuş.
- Pantheis grubuyla yapılan röportajda grup Closer to God isimli albümleri için “bu albümde Ennio Morricone’nun hayaleti dolaşıyor” diyor.
- Bu sayıda pek çok grup ülkemizden Mezarkabul’u (Pentagram) tanıdığını söylüyor. Shade Empire grubundan Eero, Anatolia albümünü çok sevdiğini ekliyor.
- Grabak ve Antrisch gruplarına sorduğu soruların iki üç tanesi aynı sorular. Ben Antrisch’in cevaplarını daha çok beğendim. Ancak Maurice’in ülkemizle ilgili verdiği cevaplarda, darbe yapan orduyu “heyecan verici” bulmasına anlam veremedim. Yine, ülkemiz piyasasından İlkim Oulanem’den etkilendiğini söylüyor Maurice. Oulanem için “Black Metal’e sahip çıkıyor” diyor. Ancak anlaşılan bilmiyor ki aynı sanatçı önce adından Oulanem ismini atıp rock müziğe, sonra ise tamamen piyasan çıkıp klasik müziğe (orkestra şefi olarak) yöneldi. Üstelik eski kariyerine dair tüm izleri de kaldırarak. Dolayısıyla ortada sahip çıkılan bir şey de sahip çıkan biri de yok artık. Maurice, “özen gösterilmiş ve ilginç soruları için” teşekkür etmiş. İşte bir müzik dergisi için bundan daha kıymetli bir şey var mıdır bilemiyorum.
- Yıllardır ilk defa bir müzisyenin (Vomitory’den Tobias) ülkemizden bahsederken Türk zillerini övdüğüne şahit oldum. Tobias, Meinl zillerinin el yapımı olarak Türkiye’de üretildiğinden bahsetmiş. Normalde bu markanın zilleri makine baskısıdır. Ancak bir araştırma yapınca Alman menşeili firmanın gerçekten de ülkemizde 30 kişinin çalıştığı bir atölye kurduğunu ve Samsun’da Amisos markasıyla üretim yaptığını öğrendim.
- Dergide Agathodaimon konser kritiği yer alıyor. Bu kritikte Lainmeun, 11. sayıya atıf yaparak Agathodaimon’ın ülkemize ilk defa geldiğinde yaşadığı müthiş olaylı konsere değiniyor. Hatta grubun da o dönemki organizatöre hiç acımadan nasıl sövüp saydığını anlatıyor.
- Tıpkı önceki sayılar gibi bu sayıda da sinema içeriği önemli yer tutuyor. Darren Aronofsky’nin 2017 tarihli Mother filmi için Türkçe’de yazılmış en kapsamlı kritik kaleme alınmış.
- Koleksiyonerler için harika özel baskı film (bluray, DVD ve box set) tavsiyeleri yer alıyor. Benim en ilgimi çeken Hitchcok Tin Box seti oldu.
- Yine bu sayıda da son iki sayıda olduğu gibi, “Metalciler Kitapsız Değildir” dizisinin 3. bölümü yer alıyor. Ancak bu bölümde Altay Öktem ve Orkide Ünsür’e daha çok yer verilmiş.
Evet, Chaos Magazine dopdolu içeriklerle piyasaya çıktı ve hatta tükendi. Ee sen bu yazıyı neden yazdın o zaman? Tarihe not düşmek için ve olur da bir yerde karşınıza çıkarsa mutlak suretle arşivinize katın diye. Yukarıda da yazdığım gibi, Chaos’un artık yavaş yavaş yeraltından çıkıp (çok da şımarmadan) bir yayıneviyle anlaşıp ülke çapında dağıtılır hale gelmesi lazım. Tek bir dergiyle bu kadar yoğun içeriği sunabilen başka bir mecra yok. Ellerine sağlık Lainmeun – Murat Gökbulut ve doğum günün kutlu olsun. Nice mutlu yaşlarında müzikle ve bizlerle olman dileğiyle.