Tag Archives: ilker yarar

16 Ekim Legends feat. Rock’nfoni Konseri

legends00

Konser başlamadan hemen öncesi

Bu yılın en büyük keşiflerinden birisi oldu diyebilirim Legends grubu için. Geçen sefer gittiğim konserlerinden sonra grubun 16 Ekim’de verecekleri konseri beklemeye başladım. İzlediğim ilk konserleri için yazdığım şu yazımı nasıl olmuşsa olmuş, grubun solisti Barış Arda ŞENDAĞ okumuş. Sağ olsun, konserden kısa süre önce bana ulaştı ve yaptığım değerlendirmeler için teşekkür etti. Grubun diğer tüm üyelerine de yazımı gösterdiğinden bahsetti. Beni 16 Ekim’deki konsere davet etti. Böyle olduğu zaman, yani bir okuyucu olabildiğince objektif olarak yazmaya çalıştığım bir konser ya da albüm kritiğini beğenip bana ulaştığı zaman inanılmaz mutlu oluyorum.

Facebook’tan yaptığımız mesajlaşmalardan sonra konser gününü beklemeye başladım. Konser günü saat 19.30 civarı konserin yapılacağı ve evime de çok yakın olan Yunus Emre Kültür Merkezi‘ne gittim. Kapıda ismimi söyledikten sonra, grubun misafiri olarak en ön sırada köşeye doğru bir koltuğa geçtim. Konserim başlamasına çok az kalmıştı ve salon neredeyse dolmuştu. Bu salon, grubun önceki konserini verdiği salona göre daha büyüktü ve kalabalıktı. Hemen her yaştan dinleyici vardı. 

Geçen seferin aksine bu sefer sahneye epey yakın, hatta en önde olmam sebebiyle özellikle grubun davulcusunu ve şefi konser boyunca çok dikkatli bir şekilde izleyebildim. Saat 20.00’yi biraz geçe önce Rock’nfoni orkestra üyeleri, sonra da Legends grubu sahneye çıktı. Bu dakikadan sonra olan her şeyi yine tek tek şarkı bazında anlatmaya çalışacağım.

Bir önceki konserden farklı olarak, performans davulcunun zilleri, zil efektlerinin harikalarını kullanarak girdiği bir davul solosuyla başladı. Altolar ve zilleri özellikle ön plana çıkarak bu solonun hemen ardından ilk şarkı geldi:

  1. legends01Gibi Gibi: Bu şarkının en başında belli oldu ki oturduğum konum itibariyle dinlemekten en keyif aldığım davul ve bassları bu akşam çok iyi duyabilecektim. Özellikle şef Mahmut YONTAR müthiş keyif alıyor bu parçayı yönetirken. Şefi biraz araştırmıştım. Askeri bando kökenli ve yüzbaşı rütbesiyle çok önemli konserlerde sahne almış. Halen devam ediyor mu, emekli olmuş mudur bilmiyorum. Ancak kesinlikle izlemesi keyif veren maystrolar listesinde benim için. Parçayı bitirirken Eye Of The Tiger‘dan bir kuple çalıp bitirdiler. Anlaşılan bu grubun açılışları artık hep Gibi Gibi’yle olacak. Parçanın bitiminde grup açılış konuşmasını yaptı, büyük alkış aldılar.
  2. Yaz Yaz: Diğer solist Esra KOÇ vokali devralıyor. İlk konserde duyamadığım bass yürüyüşlerini duyuyorum bu sefer. Nakarat inanılmaz.
  3. Çok Yorgunum: Bir önceki konserdeki gibi bu konserde de vokalin henüz ilk kelimeleriyle birlikte alkışlar yükseldi. O anlar gerçekten tüyleri diken diken etmeye yetiyor. Konser boyunca flüt sesini en çok duyabildiğim parça bu oldu. Tıpkı giriş gibi bitişinde de tüyler diken diken oluyor. Siz parça bitti sanıyorsunuz ancak hemen ardına bağlıyorlar sıradaki parçayı.
  4. Resimdeki Gözyaşları: Cem Karaca‘dan devam ediyoruz. Şarkının son kısmında bir lalala kısmı var. Seyirciye söylettiler, ancak kalabalığa pek geçmedi.
  5. legends03Bu Aşk Fazla Sana: Vokali yine Esra devralıyor. Parçanın senfonik girişi çok güzel olmuş. Nakarat kısımlarında vokaller reverb efektiyle desteklendi. Bu arada davulcu Cem YANIKÇI gecenin en klas ataklarından birini yaptı, vokal de  tam o esnada inanılmaz şeyler yapmakta olduğundan güzelim atak arada kaynadı 🙂 Konserdeki en coşkulu parçalardan birisiydi şüphesiz.
  6. Senden Daha Güzel: Beklenen oldu ve yine ilk kick vuruşuyla birlikte tüm salon şarkıya eşlik etmeye başladı. Reaksiyon anlamında en güçlü şarkılardan birisiydi.
  7. Sözlerimi Geri Alamam: Bir önceki parçayla bağlayıp başladılar. Seyirciyle yine karşılıklı “hey” ve “yoo” larla girdiler. Burada şef de yüzünü seyirciye dönüp orkestradan sonra seyirciyi de yönetmeye başladı. Bu esnada solo gitarist Yalçın YÜKSEL leziz bir solo çaldı. Bir sonraki soloyu ise önceki konserdeki favorim (o yazıyı okuyanlar Pentragram tişörtlü gitarist olarak hatırlayacaklardır) Furkan ÜÇKAYA çaldı. Solist, önceki konserin aksine grup üyelerini konser boyunca tanıtmaya, onların sesi olmaya devam etti.
  8. legends02Vazgeçtim Dünya’dan: Konserin başından beri duyduğumuz en sert, en Rock girişli parça bu oldu. Solist yine Esra idi. Burada gitaristlerin birbirleriyle olan enfes uyumunun yanı sıra asıl olay, beni de ayağa kaldıran bass ve elektro buluşmasıydı. Sonradan abi kardeş olduklarını öğrendiğim Furkan ve Ömer ÜÇKAYA (bass) kardeşler, parça içerisinde sahnede ilk defa hareketlenip şefe doğru yürüdüler ve şefle birlikte çalmaya başladılar. Şef ise bu kardeşlerle beraber enerjiyi olabildiğince yükseltti. Özellikle parçanın bitiş kısmı çok fazla alkış aldı. Ellerine sağlık.
  9. Stayin’ Alive: İşte gecenin en sıra dışı şarkılarından biri! Önceki konserde olmayan ilk şarkı. Parçaya gitarla akustik sayılabilecek bir giriş yaptılar. Parça müthiş bir seksenler parçası malum. Nakaratta senfoni parlattı kendisini. Parçadaki brass bölümleri klavye destekliydi. Klavyeci İlker YARAR‘a ayrı bir parantez açayım. Kendisi bu projenin mimarı ve tüm düzenlemelerin sahibi. Orkestrasyonların tamamı onun eseri. Bu parçada da pek çok dur kalk olmasına rağmen geçişler çok akıcıydı. Şef yine harikalar yarattı. Parçanın son kısmında seyirciyi ters köşe yapan iki ese de aldandım 🙂
  10. Yalnızlık Senfonisi: Parçaya flütlerin büyüleyiciliğiyle giriş yaptıkları için seyirci en başta dikkat kesildi. Sonrasında da özellikle yaylılar aldı götürdü parçayı. Parçanın yükseldiği kısımlarda özellikle bass gitar, çaldığı part’larla tarihe geçti. Şunu da yeri gelmişken söyleyeyim. Sahnede bir tarzı ve duruşu olan müzisyenler hep ilgiyi çekiyor. Bu açıdan bass gitarist de özellikle sahnenin gizli hakimi gibi geliyor bana 😉legends04
  11. Blue Suede Shoes: Elvis Presley‘in Rock’n Roll tarihinin ilk parçası sayılan bestesi. Şarkıyla ilgili olarak aldığım notlara baktım. Solo yazıp yanına üç yıldız koymuşum.
  12. Kara Sevda: Bir önceki parçayla bağlayıp girdiler. Özellikle gitaristlerin ve bass gitaristin parçası bu oldu diyebilirim.
  13. Ele Güne Karşı: Seyircinin ritme alkışla eşlik etmesiyle başladı. Herkesin bağıra çağıra söylediği bir şarkıydı. MFÖ deyince aklımıza elbette bu parça geliyor 🙂
  14. Sakın Gelme: Alışık olduğumuzun dışında, biraz funk ya da ne bileyim belki fusion türde bir giriş yaptılar. Parçayı Esra seslendirdi ve tüm konser boyunca yaptıkları en sıra dışı düzenleme buydu. Parçanın ana melodisini değiştirip çok başarılı yepyeni bir şarkı yapmışlar. Dinlerken çok şaşırdım. Burada taa ilk konserde yaptığım yorumu bir kere daha yapmak gerekiyor. Keşke orkestranın üflemelileri biraz daha fazla olabilse. Brasslar yine klavye destekliydi mesela. Bu kötü değil muhakkak. Ancak “daha iyisi” için de yapılması gereken bence orkestrayı biraz daha desteklemek.
  15. Dert Olur: Gecenin yepyeni düzenlemelerinden bir tanesi daha! Legends projesinin çok hoşuma giden bir özelliği de, repertuvar hakkında sizi etraflıca bilgilendiriyor olmasıdır. Yani müzik tarihinde bir önemi, özelliği olan şarkılar hakkında çok güzel bilgiler veriyorlar. Örneğin bu parçanın bir Grup Gündoğarken bestesi olduğunu öğrenince şok oldum. Ben Haluk Levent’in sanıyordum mesela 🙂
  16. Aldırma Gönül: Bir önceki parçayla bağlayıp çaldılar. En sevdiğim rock parçalarından birisidir dersem herhalde yalan olmaz. Parçayı bir bütün olarak yani Sabahattin Ali‘nin şiiri ve Edip Akbayram‘ın düzenlemesiyle çok ama çok sevdiğim için, henüz ilk notalardan itibaren tüylerim diken diken oldu. Sırf bu parça için sayfalarca yazabilirim. Müthiş bir parça seçmişler. Solistle birlikte back vokal de çok başarılıydı. Ana melodiyi yaylılarla verme fikri iyi olmuş. Tüyler diken, gözümün önünde Sabahattin Ali varken birden gecenin sürprizi patladı: Sahneye bir rapçi fırladı. İsmini anlayamadım. Söylediklerini de anlayamadım. O esnada tüm dikkatimi davul ve bass’a verdim bende. Bir anda değişen ritmle çok iyi başa çıktılar. İşte tam bu anda anladım ki ben bu davulcu arkadaşımız Cem YANIKÇI’yı aylar önce Doğaç Titiz‘in workshop’unda izlemiştim! Tüm konser boyunca ağırlıklı olarak Cem’i izlediğimden dolayı, özellikle metronom kullanımı konusunda benim için bir ders oldu.
  17. Cambaz: Parçaya arpej eşliğinde vokalle girdiler ama bence ana melodiyle girselerdi çok daha iyi olabilirdi. Başlangıçta seyirciler de gruba eşlik etti. Parçanın nakarat kısmında solo ve yaylılar epey yükseldiler. Yükseldiler ve yükseldiler. Solist sözleri biraz yuvarlamaya başladı ilk kısmında. Sonrasında ise enerji epey arttı. Seyirciye geçti. Parçadaki metronom geçişlerinde davulcu çok seri şekilde metronomu ayarlıyordu. Parça bittiğinde tüm orkestrayı alkışladık ancak konser bitmemişti elbette.
  18. Dert Olur ve Aldırma Gönül: Bu iki harika şarkıyı yine bağlayarak çaldılar. Salon özellikle son kısımda herkesin eşlik etmesiyle harika bir yer oldu.

Böylece konser sona erdi. Konser bitince, ben de sahnenin en önünde olmanın avantajıyla ilk olarak Barış Arda’yı tebrik ettim. Bir anlamda da yüz yüze tanışmış olduk. Sonrasında ise Furkan’ı tebrik ettim. Diğer grup üyelerinin neredeyse hepsi, sahneye fırlayan seyircilerle konuşuyor, fotoğraf çektiriyordu. Hemen kulise kaçmadılar yani 🙂

legends05

Davulcuyla biraz konuşabilmek için bekledim ancak o sırada başı inanılmaz kalabalıktı. Ben de bu tanışma işini başka bir zamana bırakmaya karar verdim ve konser mekanından ayrıldım. Çıkışta uzun süredir görmediğim Onur’la görüştüm. Onur da işten güçten sıkılıp biraz da senfonik rock dinlemek için gelmiş. Onunla da vedalaştıktan sonra eve doğru yürümeye başladım.

Kim ne derse desin, o sıralar aklımda Sabahattin Ali ve şiirin şarkıda geçmeyen bence en güzel dizeleri vardı:

Görmesen bile denizi,
Yukarıya çevir gözü,
Deniz dibidir gökyüzü,
Aldırma gönül, aldırma…

Nazik davetleri için Legends grubuna ne kadar teşekkür etsem azdır. Umarım yakın zamanda yeniden görüşme ve sohbet etme imkanım olur her biriyle. Çok yakında yeni konserler olacağının müjdesini verdiler. Kesinlikle takibe alın!

instragram.com/legendsbandofficial

Legends feat. Rock’nfoni

legendsafis

Geride kalan hafta, hayatımızın belki de en stresli, en durağan haftalarından birisiydi. Gerçi bu haftanın da çok şen şakrak başladığı söylenemez ama neyse. Haftanın son günü, hafta sonunun son saatlerinde tamamen sürpriz bir konsere giderken buldum kendimi.

29 Eylül Pazar günü, saat 20.00’de Hasan Polatkan Kültür Merkezi‘nde “Legends feat. Rock’nfoni” isimli senfonik rock konserine katıldım. Diyorum ya, tamamen sürpriz bir şekilde Facebook’ta başka bir arkadaşımın katıldığını görüp pinledim. Daha sonra etkinlik günü Facebook bildirimi sayesinde hatırladım ve evime de çok yakın olan konser mekanına doğru yola çıktım.

Konser, daha önce Utkular’ın da konserinin olduğu kültür merkezinin sahnesindeydi. Bu merkezin güzel yanı, ticari etkinliklerden ziyade toplumun her kesimi tarafından çoğunlukla ücretsiz, bazen de sembolik ücretlerle izlenebilecek etkinliklere ev sahipliği yapıyor olması. Bu konser de, birkaç gündür devam eden 7. Odunpazarı Uluslararası Cam Festivali‘nin kapanış konseriydi. Konser, Bach.çe Sanat Akademi katkılarıyla düzenleniyordu.

Saat 19.45’te salondaydım. Gittim, sahneyi tam karşıdan gören bir koltuk bulup oturdum. İçerisi doluydu, ama tıklım tıklım değildi. Aralarda tek tük boş koltuklar göze çarpıyordu. Tam saatinde konser başladı. Önce yaklaşık otuz kişilik orkestra sahneye çıktı. Şefle birlikte birinci ve ikinci keman grupları, viyolonsel grubu ve flüt grubu olmak üzere dört gruptu orkestra. Hemen ardından da rock grubu sahneye çıktı. Kadın ve erkek vokaller, iki gitar, bir bass, klavye ve davuldan oluşuyordu bu ekip de.

Vokalist çok kısaca grubun hikayesini anlattı. Bu noktadan, konserin son şarkısına kadar grup elemanlarının isimlerini duymak için bekledim ancak son şarkı çalarken çıkmak durumunda kaldığım için, eğer o şarkının sonunda tek tek tanıtmadıysa, grup üyelerinin ve orkestra şefinin isimlerini söylemediler. Legends grubunun verdiği ilk konseri izliyorduk. İkinci konserleri ise biraz daha geniş bir repertuvarla 16 Ekim’de yine Eskişehir’de Yunus Emre Kültür Merkezi‘nde olacakmış.

Çalınan eserlerin düzenlemeleri grubun klavyecisi de olan İlker YARAR‘a aitmiş ve beş yıllık bir çalışmanın sonucunda oluşturulmuş. Tüm konser yazılarımda olduğu üzere, tüm konseri tek tek şarkılar üzerinden aldığım notlarla anlatmaya çalışacağım.

legends02

  1. Gibi Gibi: Açılış için epey güzel bir seçim olmuş. Yaylılarla yapılan düzenlemeler çok başarılıydı.
  2. Yaz Yaz: Bu parçayı artık hemen her grubun sahnesinde dinlemekten sıkıldım. Ancak maestro bu şarkıda epey bir coşunca en azından seyir keyfi oldu.
  3. Vazgeçtim Dünya‘dan: Şebnem Ferah şarkısı. Parçayı Esra isimli kadın vokalin sesinden dinledik. Gecenin ilk solosu, Pentagram tişörtü giymeyen gitaristten geldi. “Kadına şiddete hayır” temalı bu şarkı epey alkış aldı.  (Lütfen beni affedin, isimlerini gerçekten bilmiyorum. Umarım bir gün bu yazıya denk gelirler de tanışırız.)
  4. Yorgunum: Nazım Hikmet‘in Rusya’da sürgündeyken yazdığı şiire, Cem Karaca‘nın yasaklı olduğu yıllarda Almanya’da yaptığı besteyi dinledik. “Tam bir sürgün şarkısı” olarak anons etti vokalist. Şarkının ilk kelimeleriyle birlikte alkışlar koptu. Parçada rock ögeleri çok zayıf, ancak senfonik düzenlemeler çok güçlü idi.
  5. Bir Gün Belki Hayatta: Bir önceki parçayı hiç kesmeden buna bağladılar. Son kısımda “lalala” vokallerle seyirci tempo tuttu.
  6. Yalnızlık Senfonisi: Sezen Aksu‘nun yazdığı, Sertap Erener‘den dinlediğimiz ancak Model grubunun popüler hale getirdiği şarkı. O ana kadarki en efsane giriş bu parçanın idi. Özellikle flütlere bayıldım. Yaylılar muazzamdı. Özellikle parçanın orta kısımlarındaki es’lerde tüylerim diken diken oldu.
  7. Senden Daha Güzel: Herkesin bildiği bir parça olunca girişten itibaren alkışlarla eşlik etti seyirci. Hatta “Senden daha güzel” kısımlarını hiç bir yönlendirme olmadan direkt seyirci söyledi.
  8. Sözlerimi Geri Alamam: Yine, bir önceki parçaya bağlayarak başladılar. “hey hey hey” kısımlarını sevmedim. “Aldım elime gitarı” kısmından sonra gelen melodik solo çok iyiydi. İkinci soloyu da Pentagram tişörtlü gitarist çaldı. Son kısma doğru iki gitarın birlikte yaptığı armoni çok güzeldi.
  9. Bu Aşk Fazla Sana: Parça genel olarak güzeldi. Ancak konserin başından beri ufak ufak kulak tırmalayan ride zilindeki bell tonları, bu sefer çok dik çıktı. Yani ses sisteminden olacak, bell kısımları inanılmaz yüksekti.
  10. Blue Suede Shoes: İşte bu konser yazısıyla ilgili yaşadığım en büyük sıkıntı bu. Açıkçası grubun çaldığı şarkıyı bilmiyordum. Vokal, 1 Ocak 1956’da yazıldığını ve Rock’n Roll tarihinin ilk şarkısı olduğunu söyleyince, geriye bir tek Elvis Presley‘in ilk albümündeki bu ilk parça kalıyor. Biraz dinleyince hatırlar gibi oldum. Bu parçada davulcunun ride ziliyle yaptığı polyrhythmleri pek beğenemedim. Bir noktadan sonra kulak tırmaladı biraz.
  11. Kara Sevda: Bir önceki parçayı bağlayarak çaldılar yine. Parça güzel girdi ancak parçadaki ilk ve tek solonun son kısmına doğru grupta ufak bir iletişimsizlik oldu ve kısa süreli bir karmaşa oldu. Vokal hemen nakaratla toparladı olayı.
  12. Ele Güne Karşı: Malum MFÖ olunca, tüm seyirci keyifle eşlik etti şarkıya.

Bu şarkıyı son şarkı olarak anons ettiler. Kendileri de planladılar mı bilmiyorum ama seyircinin ısrarlı tezahüratı üzerine “Gibi Gibi“yi çalmaya başladılar yeniden. Birkaç dakika sonra bir mesaj alınca konserin de son parçası olduğunu bildiğimden salondan çıktım.

legends01

Eğer imkan olursa grubun bir sonraki konserine de gitmek istiyorum. Daha geniş bir repertuvarda neler çalacaklar, nasıl çalacaklar merak ediyorum. Bu arada orkestradan da bahsedeyim. Şef gerçekten başarılı ve göze hitap eden bir yönetim sergiledi. Ellerine sağlık. Keman ve çellonun yanında tek başına iki flüt biraz zayıf kaldılar. Belki birkaç da brass olmalıydı diye içimden geçirdim.

Bu organizasyona destek veren Belediyeye ve Bahc.çe Sanat Akademi’ye sevgiler, saygılar ve teşekkürler. Bir sonraki etkinliğe de umarım gidebilirim.

EKLEME: Klavyeci arkadaşımızın ismi İlker YARAR şeklinde düzeltildi. Ayrıca grubun solistinin ismi de Barış Arda ŞENDAĞ.