Şile Ağva Kerpe Kefken Gezisi

Şu yazımda anlattığım düğün macerasından sonra, dönüş yolunu biraz daha eğlenceli hale getirmek niyetindeydik. Düğünün ertesi sabahı erkenden yola çıktık. Hedefimiz sırasıyla Şile, Ağva, Kerpe ve Kefken‘e gitmekti.

Gittiğimiz düğünün gerçekleştiği Tekirdağ‘dan İstanbul‘a dönüşümüz çok problemsiz oldu. İstanbul’da ise köprü trafiğine takıldık. Bakım çalışması nedeniyle müthiş bir yoğunluk vardı. Planımız şu şekildeydi. Önce Şile’ye uğrayacak, ilçe merkezinde biraz dolaşacaktık. Sonra Ağva’ya uğrayacak, eğer denizi ve plajı beğenirsek biraz denize girecektik. Daha sonra o gece konaklayacağımız Kerpe’ye geçecektik. Ertesi gün ise Kefken’e uğrayıp buradan Ceyhun‘u geri İstanbul’a uğurlayıp biz yola devam edecektik.

kefkenmap

Rotamız

Böylece üç araçlık bir konvoy olarak yola çıktık. Elbette İstanbul’da, o trafikte bunu yapmak fazlasıyla zor bir olaydı. Arabanın yakıtı da azalınca Alper, Koray, Merve ve benden oluşan ekibimizle bir istasyona girdik. Burada hem yakıt aldık hem de bozulan sinyallerden birini tamir ettik. Tam hareket edecektik ki Alper’in telefonunun olmadığını fark ettik! Arabanın altını üstüne getirmemize rağmen telefon çıkmadı. Defalarca aradık, telefon çalmasına rağmen ne biz sesini duyduk, ne de bir başkası cevap verdi. Galiba yolculuğumuzun ilk hırsızlık olayıyla karşı karşıyaydık. İstasyondaki çalışanlardan yardım istedik. Alper, araçtan inmeden telefonuyla oynadığını çok iyi hatırlıyordu. Galiba yakıt alıp lavaboya gittiğimiz sırada birileri aldı diye düşünmeye başladık. Son çare olarak kameralara bakmaya karar verdik. Tam o anda aracın ön kısmında göğsün üstünde telefonu gördüm. Beyefendi, telefonu tamamen sessize alıp oraya bırakmış ve unutmuş. O kısım da camın en önüne denk geldiği için görememişiz.

sile01sile02

Böylece hırsızlık heyecanımızı yatıştırıp yol devam ettik. Geldik çıktık Şile’ye. Özgür bize öncülük etti. Girdik Şile’ye. Lan bomboş bir yer. Denizin içerisinde birkaç güzel kayalık ve bir burçtan başka bir şey yoktu. Deniz girilemeyecek kadar pis ve dalgalıydı. İşin kötüsü bizi getiren Özgür’de arazi oldu o sıra 🙂 Arabayı cadde üstünde bir yere park edelim dedik. Bir değnekçi geldi “10 lira” istedi. Biz de arabayı yüz metre ileride bir yere aldık, vermedik para. Sonra bir kafede oturup çay içelim dedik. Eh, delimıknatısı olmak böyle bir şey olacak. Delinin biri elinde boş bir benzin bidonu, bir kutu jöle, bir çakmakla gelip arka masamızda bir takım icatlar yapmaya başladı. Kendi kendine söyleniyordu herif 🙂 Sonra birden gelip Koray’ın oturduğu sandalyenin arkasına bir tutam jöle sürdü. Aha dedim ip koptu. Neyse ki Koray sakin kalabildi. Biz de kalktık uzaklaştık. Herif tam bir manyaktı yani Rıza Baba.

sile03

Şile’nin özeti

agva03Şile’de uğradığımız hayal kırıklığı ve kaybolan vaktimizin ardından Ağva’ya doğru yola çıktık. Ağva, Şile’ye göre çok daha güzel bir yerdi. Burada önce denize girelim diye düşündük. Ancak özellikle deniz fenerlerinin bulunduğu noktalar çok ilgimizi çekince bu fikirden vazgeçip gezmeye karar verdik. Epey fotoğraf çektim. Biraz da küçük çarşısında gezdik. Sonra My Dream isimli vasat bir yere gittik oturduk. Burası da açıkçası çok cezbetmeyince (tuvaletlerinin durumu biraz etkili oldu) toparlanıp yola çıktık, o gece konaklayacağımız Kerpe’ye geçtik.

agva01

Hayatımda gördüğüm en güzel deniz fenerleri Ağva’daydı.

agva02

İyi, Kötü ve Çirkin

agva04

agva05

Panoramik Ağva

kerpe01Kerpe, Kocaeli‘nin Kandıra ilçesine bağlı bir köy. Bir mahalle demek daha doğru olur. Küçük, sessiz, sakin bir yer. Burada ortalama bir otelde odalar ayarlamıştık. Ağva’dan neredeyse bir ömür gibi gelen bir yolculuktan sonra nihayet vardık. Oteli bulmak da yarım saatimizi aldı. Soru dahi sormadan, gidip otele yerleştik. Saat 17.00 civarıydı. Hemen çıkıp Alper, Koray, Merve, Özlem ve Ceyhun’la birlikte karnımızı doyurduk. Kerpe’nin bir güzelliği de herkese, her bütçeye göre yemek bulabiliyor olmanız. Kampçıların da çoğunlukla olması nedeniyle bütün süpermarketlerin (Migros, A101, Şok, Bim) birer şubesi var. Buralardan da istediğiniz her şeyi temin edebilirsiniz.

kerpe02

Kerpe’de deniz

kerpe09

 

Daha sonra plaja gittik. Halk plajı ve mavi bayraklı. Ancak denizin aşağı yukarı ilk 10 metresi epey yosunlu ve zemin çok çakıllı. Suyun sığ olmasından dolayı bu 10 metrelik kısmı geçtikten sonra mis gibi, cidden temiz bir deniz var. Dalgalı evet, ama üzmüyor. Buraya bir kere daha bizim maykıl ceksın‘la gelmeyi çok isterim.

kerpe04

Kayalıklar bölgesi

Burada biraz vakit geçirdikten sonra hemen otele gidip üzerimizi değiştirdik. Bu sırada Özgürler otelden ayrılıp başka bir otele yerleşmişler. Biz de otelde kalanlar olarak buluştuk ve meşhur kayalıklar bölgesine gittik. Burası gün batımının izlediği en güzel noktalardan birisiymiş. Gidince gördük ki hakikaten öyle. Denizin binlerce yıldır büyük bir ustalıkla oyduğu kayalıkları görünce dibimiz düştü. Birileri tutmuş, bir de kafes bırakmış oraya. Koray bir sürü video çekti. Sonra o manzarayı bir süreliğine bırakıp hemen merkeze döndük. Biraz hazırlık yapıp tekrar manzaraya koştuk. Uzun yıllardır topluca midye almıyorduk. Özlemişiz.

kerpe08

Mağara

kerpe10

Güneşin batışı muazzam sevgili okur. Bunun için gelinir mi? Evet gelinir. Büyük keyif zira. Kırmızı renk kartelasının tüm tonları vardı. Bir de küçük aksiyon oldu. Güneşin batmak üzere olduğu saatlerde iki kişi bir kanoyla denize açıldı. Deniz çok dalgalıydı. Bir süre sonra kano ters döndü. Bu adamlar denize battılar. Bir tanesi geri çıktı kanoyu düzeltti ancak diğeri yoktu. Orada bulunanlar hemen Sahil Güvenliği aramışlar. Bir süre sonra herifler çıktılar, hiçbir şey olmamış gibi geri döndüler. Meğer adalar dalmaya gitmişler 🙂

kerpe07

kerpe06

Güneş battıktan sonra, Kerpe’nin akşamları da güzeldir diyerek sahil boyunca yürüdük. Plajda sessiz bir yer bulup çekirdek eşliğinde sohbet edip müzik dinledik. İbrahim Erkal, Ankaralı Kara Murat gibi müzisyenlerin besteleriyle duygusal anlar yaşadık, eski günleri hatırladık. Gece geç saatte artık uykumuz gelmeye başladığından başkaca bir atraksiyona girmeyip otele döndük.

kefken01

kefken05

Bulutları üflüyor

kefken08

Kefken panoramik

kefken09

Pembe Kayalıklar

Ertesi sabah yine erkenden uyanıp hemen otelin alt katında bulunan restorana indik kahvaltı için. Güzel, keyifli, rahatlamış bir kahvaltı oldu. Ardından Kerpe’ye çok yakında olan Kefken’e doğru yola çıktık. Kefken’de öncelikli hedefimiz, meşhur “Pembe Kayalıklar” idi. Tarih boyunca pembe renginden dolayıp epey bir malzeme alınmış, yapılarda kullanılmış. Ancak o güzelim pembe rengin üzerine siyah renk sprey boyayla “OKAN“, “İSMAİL”, “ŞEVVAL” yazan, kayalıkların kuytu yerlerini tuvalet olarak kullanan insan/insanlar, Allah belanızı versin. Pislik herifler, bu ülkenin kanserleri, kamburları, ulan gittiğimiz her yerde sizin pisliğinizi görmekten bıktık be. Özellikle YASİN’e ve Yasin gibilere söverek devam etti günümüz.

kefken06

O canım güzellikteki kayalıklara isimlerini yazan hıyarlar

Kayalıklar gerçekten çok ilginç. Deniz seviyesindeki kayalıklar, geniş birer düzlük oluşturacak şekilde düzeltilmiş. Kimler yapmış bilmiyorum. İç kısımdaki kayalar dilimlenmiş. İnanılmaz görüntüler vardı. Şansımıza çok açık, masmavi bir de gökyüzü vardı. Renklerin cümbüşü gözlerimi aldı inan.

kefken02Kefken’de Pembe Kayalıklar’dan sonra merkeze indik. Özgür’ler yine bizden ayrıldılar denize gittiler. Biz de en yakın marketten bir şeyler alıp güzel bir gölgede tadını çıkardık. Dinlendik. Özgürler yanımıza gelince gidip bir de kahve içtik. Kahvenin ardından, önce Özgür ve Ayşegül, bir saat sonra da biz, artık eve dönmek üzere yola çıktık. Yolda bir noktaya kadar önde Alper, arkada kefken03Özlemler olacak şekilde ilerledik. Daha sonra Ceyhun’ı bir yol ayrımında uğurlayıp Özlem’i bizim araca aldık. İstikametimiz Sakarya’ydı. Burada “Bahadır” isminde bir lokantaya gidecektik. Neden özellikle Bahadır? Çünkü hem yolumuzun üzerindeydi hem de fiyatları sosyal medyaya konu olacak kadar makuldü. Ya da öyle göstermişlerdi.

Navigasyondan takip edin varınca ne gördük? Lan burası bizim iki gün önce kahvaltı yaptığımız Serdivan‘da, kahvaltı yaptığımız mekana 50 metre uzaklıktaki bir yer 🙂 Neyse, olanca açlığımızla yemeklere saldırdık. Lezzet ve fiyat olarak ortalama bir yer. Aşırı bir ucuzluk söz konusu değil. Ama en azından kalitesi de yerlerde değil. Tavsiye edebilirim.

kefken10

Biz yemek yerken bizden yaklaşık bir saat önce yola çıkan Özgürler de çıktı geldiler yanımıza. Birlikte yemek yedik. Daha sonra durmaksızın yola devam ettik. Bozüyük‘te küçük bir moladan sonra nihayet akşam saat 17.00 civarında evimize, güzel Eskişehir’imize ulaştık.

Hafta sonu için bir kaçamak arayanlara Kerpe’yi tavsiye ediyorum sevgili okur. Bir de eğer fotoğrafla ilgileniyorsanız, özellikle astro fotoğrafçılık için Kerpe’de ışık kirliliğinden uzak müthiş bakir yerler var. Tüm yol boyunca şoförlük de yapan Alper’e sonsuz teşekkürler.

Yorum bırakın