Ülkü ve Sercan’ın Düğünü

sercono02

Söz konusu Sercan olduğunda akan sular duruyor elbette. Bu bloga her yıl bir başka dostumuzun, kardeşimizin düğün haberini yazıyorum. Yaşıtlarımızın, okul arkadaşlarımızın hemen hepsi birer ikişer evlenmeye, evli olanlar da çocuk sahibi olmaya başladılar. Tüm bu kalabalık grup içerisinde Sercan’ın yeri çok ayrıdır. Blogun, çok az sayıdaki “Çok Yazarlı” yazılarından birisine daha hoş geldin sevgili okur. Düğün şimdi başlıyor.

Sercan, belki de birkaç sene önce evleneceğine kendisi bile şüpheyle bakarken hayatının aşkını buluverdi. Olaylar çok hızlı gelişti. Bizler daha Ülkü‘yü birkaç kere görebilmişken ve hatta hala tanışmamış olanlar varken, Sercan davetiyeyi yollayıverdi Whatsapp‘tan!

Eskişehir’den Alper, Koray, Merve ve ben gidecektik. İstanbul’dan Özlem‘le Ceyhun, Ankara’dan da Özgür ve Ayşegül katılacaklardı bize. Planları yaptık. Perşembe gecesi diyorduk ama Cuma sabahı erkenden yola çıktık.

Bir aracın içerisinde Alper ve Koray birlikte, yan yana oturuyorlarsa o arabanın içerisi şakayla dolup taşıyor demektir. Bu küçük şakacılar, yol boyunca ve hatta dönüş yolu boyunca da, şakalarıyla karnımızı ağrıtacaklardı. Sabah erkenden yola çıkmanın verdiği rahatlıkla yol üstünde birkaç küçük mola ve Sakarya‘da da bir kahvaltı molası verdik. Yemen Kahvesi isimli mekanın dört kişilik serpme kahvaltısı ve çok erken saatte olmasına rağmen gösterdikleri müthiş ilgi bizi şaşırttı ve mutlu etti. Sakarya Serdivan‘daki Yemen Kahvesi, kahvaltı için güzel bir tercih olabilir. Aklınızda olsun.

Kahvaltıdan sonra toparlanıp yola devam ettik. İstanbul’da köprülerde korkunç bir trafik vardı. Alper’in bulduğu birkaç ara yoldan köprüye çıktık. Daha sonra İstanbul’da bir akaryakıt istasyonunda bu sefer de bir kahve molası verdik. Özgür ve Ayşegül, mola verdiğimiz istasyona geldiler. Onlarla buluştuktan sonra durmaksızın Tekirdağ‘a doğru yola çıktık.

sercono01

Tekirdağ’da, taa 6 sene önce 2012 yılı Aralık ayında meşhur Özcanlar Köfte‘ye gitmiştik. Yıllar sonra yolumuz yine bu tarafa düşünce, Özgür’ün öncülüğünde mekana geldik. Tekirdağ ve kasap köfte sipariş ettik. Açık söylemek gerekirse yediğimiz yemekler beş para etmezdi sevgili okur. Yani hiçbir artısı, hiçbir özelliği, hiçbir özel aroması olmayan, çok büyük ihtimalle dondurulup çözdürülen bir köfte yedik. Belki de buralardan alışık olduğumuzdan öyle geldi ama inanılmaz küçük porsiyonlar, doymadan kalkmamız, en ufak bir ikramın olmaması, köftenin görüntüsüyle bile insanı cezbetmemesi gibi sebepler yüzünden hayal kırıklığına uğradım. Bilmem kaç tane şubesi olunca, galiba tüm işletmeler bir noktadan sonra “bozmaya” mahkum oluyorlar.

Yemek faslından sonra Tekirdağ Süleymanpaşa‘da, bir turizm meslek lisesinin uygulama oteline yerleştik. Otelde biraz dinlendikten sonra Alper ve Koray, yolculuğun geri kalanı boyunca anlatacakları Kuaför Yasin‘e gittiler. Özlemler’le biz de gelin ve damadın yanına, yakınlardaki Ramada Otel‘e gittik. Burada düğün öncesi gelin ve damadı ziyaret ettik. Düğün salonu çok yakında olduğu için acele etmeye de gerek yoktu. Epeydir göremediğimiz Sercan’ı şimdi damatlığın içinde görünce, ne bileyim galiba biraz da duygulandım yav. Öylece oturup konuştuk. Hayat çok garip. İnsanı sürüklüyor. Bazen hayaller yıkılıyor, yerlerine dümdüz, sıkıcı bir boşluk kalıyor. Öyle çok zaman oldu ki bu boşlukta kaybolduğum… Sonra işte bu eş dost tutup çıkartıyor düştüğün yerden seni. Sercan gibi, Alper gibi, bizim çocuklar gibi. Ulan durup bakıyorum bazen, tek tek her biri aklımdan geçiyor. Cidden gurur duyuyorum kendimle. Dünya’daki en klas adamlarla arkadaş olmuş olabilirim, diyorum.

Neyse, Sercan’ı övelim şimdi. Düğün, Tekirdağ’da şöyle kabaca bir tepenin üzerinde, güzel bir kır lokantasının bahçesindeydi. Düğün vakti yaklaştıkça belki Sercan’ın değil ama Ülkü’nün heyecanı artıyor gibiydi. Saat 20.00’ye doğru Alper, Özgür, Ayşegül, Koray ve Koray’ın yeni sakalları geldiler. Tekirdağ’ın en inanılmaz kuaförüne, Yasin’e denk geldikleri için gençler şoka girmiş gibiydiler. Koray aralıksız sövüyordu, Alper ise gülmekle sövmek arasında bir yerdeydi.

sercono05

Düğün salonuna, daha doğrusu bahçesine doğru yola çıktık. Gittik, en öndeki masaya yerleştik. Burada tanıdığımız kadarıyla Sercan’ın akrabalarıyla merhabalaştık. Müthiş bir gün batımı manzarası eşliğinde Fanta’larımızı yudumlayıp kaju fıstıklarımızı yedik. Nihayet gelin damat anons edildi ve alkışlarla geldiler. Biz ilk danslarını yapmalarını beklerken o da ne? Takı merasimi anons edildi! Tekirdağ’ın ilginç adetleri serisi başlıyordu. İlk defa bir düğünün başında takıyı takıyor olmanın verdiği garip bir huzur ve mutlulukla takımızı taktık, fotoğraflarımızı çektirdik. Sonra yerimize oturup takının bitmesini bekledik.

sercono07

Takı işi bitince bu sefer Ülkü ve Sercan, kıvılcımlar, ışıklar ve alkışlar eşliğinde sahneye geldiler. Klasik bir dans beklerken yer yer modern dans figürleri barındıran, şahsına münhasır bir koreografi izledik. Çok da alkış aldılar üstelik. Danstan sonra düğün pastası geldi. Düğün pastası kesildikten sonra sıra “Ailelerin Takı Merasimi“ne geldi. Ulan Sercan bize bunlardan hiç bahsetmemişti. Neyse. Saat 22.00’ye geliyordu ve Sercan’ın kuzeni Türker imdadımıza yetişti. Hemen yandaki restoranda bir şeyler atıştırdık. Sonra doğruca dans pistine gittik. Ama o da ne! Trakya havaları bir başkaydı! “Kaynana” sözcüğünü içeren bir birinden farklı onlarca şarkı çaldı 🙂 Şu hayatta deneyip beceremediğim iki dans var: Kolbastı ve Roman havası. Olmadı yani. Alper falan Bursa’dan nispeten alışkın olduğundan Roman havalarını kıvırdı ama benim olmadı. Allah’tan aralara biraz oyun havaları serpiştirdiler de eğlenceden kopmadık.
sercono08

O şekilde kah oturup kah oynayarak saatler geçti ve saat 00.30 civarında düğün bitti. Geride açılmış gömlekler, ezilmiş topuklar, içilmiş kolalar, ter silinmiş peçeteler kaldı.

sercono06
Çektirebileceğimiz her kombinasyonda fotoğraflar çektirdik. İçimizden ayrılmak gelmiyordu ama işte bitmişti her şey de. Vedalaştık. Teker teker döne döne sarıldık, öpüştük. Onlar kıtalar ötesi bir yola çıkacaklardı. Bizim ise soluğumuz öteki yakada kesilecekti.

Canım kardeşim Sercan’ım ve değerli Ülkü, her ikinize de ömür boyu mutluluklar diliyorum. Biriciksiniz.

Düğün Sercan’ın düğünü olunca, bu yazıyı biraz daha değerli hale getirmek için bizimkilerden de bir şeyler karalamalarını istedim. Koray, göz yaşartan “Kuaför” macerasını anlattı. Alper ise en samimi duygularını döktü ortaya.

sercono03

ALPER UĞURLUOĞLU:

Sercan bizim kardeşimiz, canımız Sercan bizim Üniversite yıllarımız hiç eskimeyecek dostumuz… Süreç aslında Sercan’ı tanımaya başladığımız üniversitenin ilk yıllarında başladı. Bu blogun değerli yazarı, meslektaşım kadim dost Mesut, namı diğer Mesufinnen Mesumharad‘ın oğlu (bkz: Ramahland Efsaneleri), zevcesi Merviş Sultan’ın bölümden arkadaşı olan Sercan’ın samimi, sıcak, naif arkadaşlığıyla başlayarak bir çok anı (bkz: Mitsubishi Road Trip ’12 Macerası, Sercan’la Afyonkarahisar’da, Sercan’lı Bir Haftasonu, Sercan’la Arazi Çalışması Nasıl Yapılır?, Trakya Gezisi – Edirne Tekirdağ, GNCTRKCLL Dragon Yarışları’nda Nasıl Elendik? ve niceleri…) biriktirdik. Paylaşmışlıklarımız yeri geldi bir kardeşten öte oldu. Bu çocuğun evleneceğini konduramazdım hep ama gün oldu, devran döndü, SERCAN hayatının aşkını tek atışta bularak çok keyifli bir düğün ile birlikte dünya evine girdi. Vallahi kendim girmiş gibi sevindim, ne yalan söyleyeyim. Mutlu, gururlu ama biraz da hüzünlüyüm. Üzerimde bir babanın “kızımı verdim gitti” diyemeyen boğaz dolgunluğu, ve aynı babanın kızını evlendirmesinin buruk sevinci var… Ne diyeyim Sercan… Dertler benim, çile benim, mutluluk senin olsun kardeşim!

sercono04

KORAY DOĞAN:

28 Haziran Cuma günü başımıza gelen, hem güzel, hem trajikomik hikayeleri paylaşayım istedim sizlerle Mesut‘un blogundan. Nasıl yola çıktığımızı falan Mesut kardeşimiz anlatmıştır. Güzel bir grupla, hem Sercan kardeşimizin düğününde eğlendik, hem de kısa süreli bir gezi yapmış olduk bu vesileyle. Grupça gayet keyifli ve güzel vakit geçirdik diye düşünüyorum. Benim bu maceradaki esas hikayem Tekirdağ’da, düğün öncesi Alper kardeşimizle gittiğimiz berberde başlıyor. İkimiz birlikte bir berbere girdik tıraş olalım diye. Gömlek ve pantolonları ütü için terziye bırakmıştık o sırada. Önce Alper oturdu berber koltuğuna. Artık berber kardeşimizin eli ne kadar yavaşsa, Alper tıraş olurken ben koltukta epey bir sızmış hatta uyumuşum. Ardı ardına üç tane sigara içtim herhalde beklerken. Neyse, sonra nihayet sıra bana geldi. Zaten kafamı iki gün olmuş kazıtalı. Hadi bir daha kazıtayım, dedim. Saç faslı bittikten sonra berber Yasin kardeşimiz bir de sakalıma el atmak istedi. İyi düzelt bakalım, toparla biraz, dedim. Olaylar buradan sonra gelişti zaten. On dakikada biter abi senin iş, diyen adam sakalımı sanki her kıl tanesini usturayla ayrı ayrı kesermişçesine yavaş yavaş kesmeye başladı ve benim on dakika oldu sana kırk dakika! Neyse bekledim ama güzel bir şeyler oldu gibi, bitti herhalde, diye düşünürken, “Abi bak sana güzel gibi bıyık yapalım. Bu modelde bıyık çok güzel durur. Son bir dokunuş yapıyım” dedi. Tamam, dedim. Ah ulan “tamam” demez olaydım. O bıyıkla sakal arasına öyle bir darbe attı ki… Aynada tipimi görünce dedim, “Allah’ım düğün fotoğraflarında yıllarca böyle gözükücem.” Yasin kardeşime iki laf edebildim sadece. “Kardeşim Tekirdağ’a bir daha gelirsem yine sana gelirim ama şu bıyığı kısalt olduğu kadar artık, bitirelim de düğüne yetişelim.” Adam kaşlara da son bir dokunuş yapma teklifinde bulununca artık koltuktan kalkma vakti gelmişti. Bir de o kafaya 35 lira verince cinlerim iyice tepeme çıktı tabi. Düğüne yetiştik vesselam ama sakalım olay oldu… Bu da bana yıllarca yetecek bir anı oldu zaten. Bir de Şile de bir deli vardı ama konu daha uzamasın…

Sercan ve Ülkü kardeşlerimize de buradan sevgiler ve mutluluklar diliyorum. Tekirdağ aklımda güzel kalmadı ama sizler günümüzü mutluluğunuzla güzel ettiniz. Bir ömür boyu mutluluklar efenim.

Koray sağ olsun, düğün öncesinde ve sonrasında pek çok video çekip bunlarla güzel bir klip hazırladı. Telif yemezsek, aşağıdan izleyebilirsiniz 🙂

sercono09

2 responses to “Ülkü ve Sercan’ın Düğünü

  1. Telif ne ola ki. Helali hoş olsun 😀

    Beğen

  2. Düğün maceranızı bir çırpıda okudum Mesut. Eline sağlık 😉

    Beğen

Yorum bırakın