Mübarek 11 ayların sonuna gelirken sevgili okur, özellikle bu son haftanın acayip bir yoğunlukla geçtiğini ifade etmek istedim sana. Bu hafta pazartesi günü Merve‘nin ve Mert‘in diploma işleri için koşturduk. Merve’nin diplomasını aldık ama Mert’in diplomayı alamadık.
Merve diplomasının yanında lise diploması ile kalan diğer vesikalık fotoğraflarını aldı. Fen Fakültesi böyle yapıyor çünkü. Peki neden Mühendislik Mimarlık Fakültesi lise diplomamızı vermiyor? Kalan fotoğrafları vermek şöyle dursun, üstüne bir de 5-6 tane fotoğraf daha istiyor? Neden bunu yapıyor? Bu arada pazartesi günü Fen Fakültesi Öğrenci İşleri‘ni şikayet edecektim. Saat 11.47‘de koştura koştura gittiğimiz Öğrenci İşleri kapalıydı. Ve sırf bu 13 dakikalık yemeğe erken gitme iş güzarlığı yüzünden biz tam 1.5 saat bekledik!
Salı günü alerjim baş gösterdiği için araziye gidemedim. Ama sabah 10’dan akşam 8’e kadar okuldaydım. Alper ve Betül‘ün araziden gelmesini bekledikten sonra Alper’le birlikte arazi aracımızı tepeden tırnağa yıkadık, temizledik. Ayrıca gün içinde dönemlik proje raporumuz için gerekli bazı tabloları hazırladım. Bir önceki günden kısmen tamamladığım Mert’in mezuniyet kağıtlarını akşama doğru tamamladım. Gittim danışmanına, staj komisyonuna ve bölüm başkanına onaylattım. Son olarak götürüp Öğrenci İşleri’ne teslim ettim. Bu olayın aslında benim için yeri çok büyük. Salı günü Mert’in doğum günüydü. Mert benim üniversite hayatımdaki ilk arkadaşımdır sevgili okur. Okulun ilk günü tanışmıştık Mert’le. Hazırlık sınavlarına aynı sınıflarda girmiş, sonrasında Hazırlık‘ta da aynı sınıfa düşmüştük. Bu en eski arkadaşımı, dostumu bir anlamda kendi ellerimle mezun etmenin sevincini yaşıyorum yani 🙂
Bugün de yine tarla tarla gezdik sevgili okur. Alerjim geçtiği için bugün gidebildim Alperler’le. Akşam saat 5 gibi Ayvalı Köyü‘nden yakın dostumuz Süleyman abimizin evine gittik. Sağolsun bizi çok iyi ağırladı. Akşam yine saat 18.30 civarında okula geldik. Getirdiğimiz numunelerin bir takım analizlerini yaptık okulda ve saat 19.45 civarı okuldan ayrıldık çok büyük bir yorgunlukla.
Yarın Afyon‘a gideceğiz yine. Mevsimlik aldığımız bir takım numuneleri oradaki ekibimize teslim edeceğiz ve muhtemelen yine yorgun argın döneceğiz evimize.
Bu denli yorgun olmak sizi bilmem ama bana düşünme fırsatı veriyor sevgili okur. Bazen karşıma çıkan aslı astarı olmayan dertlerin, o anlık yaratılmış sıkıntıların, sonradan düşününce ossuruktan tayyare şeyler olduğunu görüyorum. Bugün arabanın arkasında uzandım biraz. Hayatımla ilgili bazı şeyleri düşündüm. Hakikaten de böyle olduğunu gördüm lan. Vay be, dedim.
IDEA Magazine‘in Ağustos sayısı için bir yazı hazırlıyorum müzikte saplantılarla alakalı olarak. Muhtemelen bu gece, bu yazıyı yayımladıktan sonra onu da bitireceğim. Hepinize iyi geceler.
Aşağıya taa 2006 yılında Hazırlık’tayken Mert için yazdığım biyografi ödevimi aynen, tüm yazım ve gramer hatalarıyla koyuyorum. Okuyup gülesiniz diye 🙂