Tag Archives: Sonsuz

Pentagram Konseri – 14 Ekim Eskişehir Milyon Performance Hall

14 Ekim Cuma günü Pentagram, aylar sonra yeniden Eskişehir‘de sahne aldı. Çok sevdiğim bu grubu bir kere daha izlemeye teşvik eden belki de en önemli şey ise grubun Eskişehir’de bu kez Demir Demirkan‘la sahneye çıkıyor olmasıydı. Kendi mekanında, kendi organize ettiği etkinliğe, kendi mobil uygulaması üzerinden bilet satıp üstelik bunu 1+1 şeklinde iki bilet almaya mecbur bırakarak, bir de üstüne hizmet bedeli adı altında bir ücret ekleyerek toplamda 160 TL vermeme sebep olan Milyon Organizasyon’un Eskişehir’deki eğlence tesisi olan Milyon Performance Hall’de konser saatini bir türlü gelmek bilmiyordu.

Haftalar önce yazmaya başladığım, yeni albümleri Makina Elektrika‘nın kritiği blogun “taslaklar” bölümünde duruyor. Albüm henüz fiziksel formatta yayımlanmadığı için ben de yazıyı yayımlamayı geciktiriyorum. Önce, konser kritiğiyle albüm kritiğini birleştirmeyi düşündüm ancak o zaman da iki farklı performansı tek yazıya indirgemiş olacaktım. En iyisi ben konser kritiğini yazayım. Belki önümüzdeki haftalarda albüm nihayet fiziksel formatta yayımlanır ve ben de blogdan yayımlarım.

Saat 21.00’de diye duyurulan konser başlangıcı, yarım saat gecikmeyle başladı. 21.30’da karanlıkların içerisinden vokalde Hakan Utangaç‘ın olduğu grup sahnede Metin TürkcanTarkan GözübüyükDemir DemirkanOzan Tügen ve Cenk Ünnü‘den oluşan giriş kadrosuyla seyirciye merhaba dedi. Bana göre Pentagram en “metal” kadrosu da bu kadrosudur. Sahnede üç gitarist, bass, davul ve klavye destekli bu haliyle oldukça etkili bir sound yakalıyorlar. Üstelik Hakan Utangaç’ın vokalleri grubun ilk ve en sert yıllarını fazlasıyla hissettiriyor.

Konseri çalma listesi üzerinden değerlendirmek istiyorum. Konser boyunca her şarkı başladığında telefonuma şarkı adı ve şarkıdaki önemli anları not ettim. Hatta Mehmetblogun ilk taslağını gördüm” diyerek epey bir mutlu oldu 🙂

  • Dünya (Yavuz Çetin cover): Grup sahneye çıkarken intro olarak bu şarkıyı kullandı. Son albüm Makina Elektrika’da da yer alan bu parça albümün de bana göre en iyileri arasında.
  • Bu Alemi Gören Sensin: Hakan Utangaç’ın vokallerinde konser başladı. Oldukça sert bir giriş oldu, tüm salon bir ağızdan eşlik ettik.
  • Sensiz: Makina Elektrika’daki bir diğer en iyi şarkı. Albümü dinlerken şarkıyı ilk defa duyduğumda bu şarkıyı kesinlikle konserlerde çalarlar demiştim.
  • Noone Wins The Fight: Ogün Sanlısoy sahneye bu şarkıyla çıktı.
  • Maymunlar Gezegeni: Yine bir Makina Elektrika şarkısı. Şarkı yeni olmasına rağmen özellikle aralardaki tezahüratlar oldukça coşkuluydu.
  • Fly Forever: Konserin başından beri bir gözüm Demir Demirkan’ın üzerindeydi. Yeri gelmişken belirteyim, konserdeki tüm soloları Metin Türkcan çaldı. Demir’in solo attığı yerleri özellikle buraya yazdım. Bu şarkının girişi Demir Demirkan solosuyla başladı. Yine parça boyunca back vokaller ve ana soloyu da kendisi yaptı.
  • Şeytan Bunun Neresinde: Ogün’ün solo olarak söyledi son şarkıydı bu. Çok bilinen bir şarkı olduğu için tüm salon baştan sona söyledik.
  • Doğmadan Önce: Ogün sahneden inince yerine Gökalp Ergen çıktı. Vokaller içerisinde bana göre en güçlü o. Bir de şarkıları albümde söylediği gibi değil, o anki enerjiye göre farklı notalara çıkarak söylüyor. Sahnedeki hırslı ve öfkeli duruşu seyirciye geçiyor. Önceki konserde de bunu fark etmiştim. Belki de şimdilerde yirmili yaşlarda olan nesil Pentagram’ı ilk kez onun sesiyle tanıdığı için bu enerji geçiyor olabilir. Örneğin benim favorim Murat İlkan’dır çünkü ben de onun sesiyle tanımıştım grubu.
  • Uzakta
  • Wasteland: İlk notalar duyulunca salonda kıyamet koptu. En sevdiğim şarkılarından birisi olduğu için ben de kendi çapımda ufak bir headbang yaptım 🙂 Şarkıdaki back vokalleri Ozan Tügen yaptı.
  • Geçmişin Yükü: Vee bana göre gecenin en çok reaksiyon alan şarkısı. Neredeyse baştan sona tüm salon birlikte söyledik. Şarkı bittiğinde Gökalp sahneyi kan ter içerisinde terk ediyor ve çok ama çok sevdiğimiz Murat İlkan‘ı müjdeliyordu.
  • Anatolia: Murat İlkan! Biraz yorgun görünüyordu. Girişte ismiyle tezahürat yaptık.
  • Lions In A Cage: Müthiş müthiş müthiş! Şarkının orta kısmındaki geçişi atlayıp direkt soloyla devam ettiler. Burada altyapı desteği de oldukça iyiydi.
  • Ölümlü
  • Tigris + Bir: Şarkı başlamadan önce tüm salon “Bir bir bir” diye tezahürata başladı. Murat İlkan da bize destek verdi ve Tigris’in ilk notaları duyulmaya başladı. Bir’e bağladıkları an ise yine konserin en reaksiyon alan anlarından birisiydi.
  • Bu Düzen Yıkılsın: Diğer iki vokal de sahneye geldi ve koro bölümü başladı. Bu şarkı Makina Elektrika’dan çıkan single parçalardan birisiydi ve açıkçası hiç de sevememiştim. Konser de dinledim hala sevemiyorum 🙂 Şarkının son kısmındaki soloyu Demir Demirkan çaldı.
  • Sur: Makina Elektrika’nın bir diğer single’ı ve albümün tamamındaki en iyi üç şarkıdan birisi. Çok büyük coşkuyla eşlik ettik ancak koroyla birlikte ses sistemi oldukça kötüleşti. Murat İlkan’ın vokalleri duyulmadı ve hatta diğer enstrümanlar da duyulmadı zaman zaman. Şarkının sololarını Metin ve Demir birlikte çaldılar.
  • Gündüz Gece: Aradaki ufak soloyu Demir Demirkan’dan duyduk.
  • Damn The War: Şarkı başlamadan önce birkaç dakikalık bir sessizlik oldu. Teknik sorunlar iyice baş göstermeye başlamıştı. Ogün Sanlısoy bu boşluğu anonslarıyla kapattı. Şarkının orijinalinde girişteki kemane sesi sample’dan çaldı.
  • Seek and Destroy (Metallica Cover): Pentagram’ın Makina Elektra için bu coverı neden seçtiğini ve albüme koyduğunu hala düşünüyorum. Şarkı esnasında Demir Demirkan ciddi bir teknik sıkıntı yaşamış olmalıydı. Oldukça canı sıkkın görünüyordu. Zaten şarkı biter bitmez gitarını çıkarıp sahneyi terk etti.
  • Sonsuz: Konserin outro parçası oldu. Tüm grup üyeleri, Demir Demirkan hariç, daha önceki konserlerinde olduğu gibi sahnenin önüne gelip seyircileri selamladılar. Sonsuz’u hep bir ağızdan söyledik.

Demir Demirkan’ın son şarkıdan sonra grubun kalanını beklemeden sahneyi terk etmesi bende şok etkisi yarattı. Bu esnada Hakan Utangaç kendisine bir şeyler demesine rağmen dönüp bakmadan sahneyi terk etti. Bu planlı bir olay mıydı bilmiyorum. Çünkü grup üyeleri hiçbir şey olmamış gibi ve aslında doğru olanı yaparak, artık bir Pentagram klasiği olan konser sonrası selfiesini çektiler. Hayat işte, Demir Demirkan Pentagram’la Eskişehir’de çalacak diye konsere git ancak son fotoğrafta olmasın.

Milyon Yapım’ın bu küçük mekan için açık kontenjanlı bilet satmayı bırakması lazım. İnsanlara üst üste konser izletiyorlar. Üstelik ses sistemi de tıpkı Demir Demirkan’ın yaşadığı gibi sıkıntılar çıkartıyor. Konserde izleyiciler olarak zaten sıkışıklıkla mücadele ederken, bir de elinde tepsiyle içecek satmak için seyircileri yara yara ilerleyen elemanlar ise bir süre sonra kabak tadı veriyor. İçecek satacak elemanlarla birlikte belki bir güvenlik görevlisi de dolaşsa iyi olacak. Çünkü o kalabalığın içerisinde sigara içen insanların varlığından da bıktık usandık.

Evet özetle, izlediğim en iyi Pentagram konseri değildi. Yeni albüm ve Demir Demirkan detayıyla bu konserin unutulmaz bir etkinlik olacağını düşünüyordum Öyle olmadı, sağlık olsun. 19 Şubatta yine aynı mekanda verdikleri konser sonrası yazdığım şu yazıya bir göz gezdirdim. Aynı şarkıları aynı sırada çaldıklarını fark ettim şaşırarak. Bence biricik Pentagram’ımız artık bu paket servisi bırakıp konserde çalacakları şarkılarla ilgili bir güncelleme yapabilir. Çalmadıkları o kadar iyi şarkıları var ki!

Pentagram – Akustik Plağım

akustik00

akustikcoverUzun zaman oldu yeni plak yazısı yazmayalı sevgili okur. Bu yazı da aslında epey gecikmiş bir yazı ama ancak zaman bulabildim. Evet, şu yazımda anlattığım İstanbul ziyaretimin en harika getirisi tüm grup üyelerinden imzalı bir Pentagram plağı ile Necrophagist‘in kült albümü Epitaph‘ın plağı oldu. Bu yazı Pentagram’ın kısa süre önce çıkardığı Akustik albümünün plak versiyonu için olacak.

Cihan‘la birlikte, plağı alıp köşeyi döndükten kısa süre sonra karşıma Mephisto Kitabevi çıktı. Birkaç kız ellerinde Pentagram Akustik albümünün CD’siyle birlikte konuşuyorlardı: “Çok bekledik ama beklediğimize değdi, tüm grup üyelerine imzalattık.” Konuşmalarına kulak kabartınca dayanamayıp sordum: “Burada bir etkinlik mi var?” Kız hiç duraksamadan devam etti: “Evet, Pentagram’ın imza günü var en üst katta.” Mephisto Kitabevi, üç katlı bir mekan sevgili okur. En üst katı kafe şeklinde kullanılıyormuş ve istan00grup üyeleri de buradaydı. Orta kata çıktığımda upuzun devam eden ve bir üst kata çıkan bir sıra gördüm. Cihan’la konuştuk, planımızı yaptık ve o ayrılıp başka bir mekana geçti. Ben de elimde plak olduğu halde beklemeye başladım. Aşağı yukarı bir saat kadar bekledikten sonra nihayet en üst kata çıktım. Nihayet elemanları görebildim. O an iyi ki beklemişim dedim. Çünkü, Eskişehir konserine katılamayan Demir Demirkan da oradaydı. Nihayet, grubun bu ortak çalışmasına yönelik en değerli materyali olan plağı, çalışmada yer alan müzisyenlerin tamamına imzalatabilecektim. Kısa bir süre sonra isteğime nihayet kavuşmuş ekibin ağa babaları Hakan Utangaç, Demir Demirkan ve Murat İlkan‘la ortak bir karede buluşmuştum.

istan99

Plağı anlatmadan önce, albümü müzikal olarak kısaca değerlendireyim önce. Pentagram’ın Mart ayında çıkardığı albüm, daha önce yayımlanan altı albümde yer alan en iyi parçaların (aslında en iyilerin tamamının değil) akustik yorumlarını içeriyor. Albümü bu denli kıymetli yapan şey ise eski grup elemanlarının da albüme ilk elden katkı vermiş olmalarıdır. Grubun şu anki vokali Gökalp‘in yanı sıra efsane Murat İlkan ve Ogün Sanlısoy‘un vokallerde; Demir Demirkan’ın ise gitarıyla gruba eşlik ediyor. Ayrıca ilk defa bir kadın vokal, Şebnem Ferah‘ın da Anatolia‘yı yorumlamasına şaşırıyoruz.

akustik01

Albümde toplam 11 parça bulunuyor. Çıkış parçası, klibi de çekilen Sonsuz oldu. Bu parça diskografideki akustik parçalardan birisiydi. Eski ve yeni grup elemanlarının katılımıyla yeniden yorumlanması, Demir Demirkan’ın soloyu atması ve söze Murat İlkan başladığında tüylerin diken diken olması sayesinde albümün tanıtımı çok başarılı oldu bence. TRT FM’de bile dinledim. Plaklara göre parça listesi şu şekilde:

A1          Apokalips 5:40
A2          Geçmişin Yükü 5:08
A3          Uzakta 4:48

B1           No One Wins The Fight 4:30
B2           Fly Forever 5:18
B3           Gündüz Gece 4:33

C1           Anatolia 4:36
C2           In Esîr Like An Eagle 5:43
C3           For The One Unchanging 5:31

D1          Give Me Something To Kill The Pain 5:04
D2          Sonsuz 5:44

Yukarıda da bahsettiğim üzere, albüm çıkalı üç ay oldu. Muhtemelen dinlediniz, duydunuz bir yerlerde. O yüzden parçaları tek tek değerlendirmeyeceğim. Favorilerim, akustik konseptine uyumlu olarak, In Esir Like An Eagle ve Sonsuz parçaları oldu. Albümde grup üyesi olmayan, ancak hemen her şarkıya yaptığı katkılarla teşekkürün belki de en büyüğünü hak eden adam, Ozan Tügen‘e buradan saygılar ve sevgiler.

akustik02

Evet, işin hikaye kısmı böyleydi. Şimdi gelelim plağın incelemesine. Pentagram’ın daha önce yayımladığı ve aynı zamanda ilk plağı da olan MMXII‘da yapılan hataların hiç biri bu üründe yapılmamış. Albümdeki hiç bir parça çıkartılmadan, çift plak olarak basılmış. MMXII’da üç parçanın çıkartıldığını fark edince başımıza kaynar sular dökülmüştü. Grup bu sefer bu hataya düşmemiş. Çift plak, doğal olarak bize gatefold yani açılır kapak akustik03olarak dönmüş ki bu da apayrı bir güzellik sevgili okur. Plak dediğin, tek plak olsa bile gatefold olmalı ve hatta bir de inner sleeve içermelidir. Bu albümde sleeve yok, ancak plakların zarfları var 🙂

Plaklar yurt dışında basıldığı için Türkiye’ye gelirken ambalajlanmış olarak geliyor. Dolayısıyla bandrol de bu ambalajın üzerinde oluyor. Benim tavsiyem plağın ambalajını açarken ceplerin olduğu taraftan hafifçe keserek açın böylece üzerinde bandrol ve bazen çeşitli etiketlerin de olduğu ambalajı atmadan katlayıp saklayabilirsiniz. Zira bandrol önemlidir. Şu an plaklarda korsan diye bir durum yok. Henüz o kadar popülerleşmedi. Ancak bu işin piyasasını fark edenler belki de yakın zamanda korsanına da girerler 😀

Albüm Sony Müzik‘ten çıkmış. İstanbul’daki meşhur Babajım Studios‘ta kaydedilip mikslenmiş. Albümdeki akustik havaya aldanmayın, konserde daha sertler. Açıkçası işimize gelen de bu zaten 🙂 Albüm için içimizde kalan tek ukde, konserde çalıp albüme koymadıkları This Too Will Pass. Ahh.

7 Mart 2013 – Pentagram Eskişehir Konseri

Eh, uzun zaman olmuştu bir konser yazısı yazmayalı. Elimden geldiğince detaylı olarak yazmaya çalışacağım ki gelmeyenler pişman olsunlar 🙂

Aynı gün Bilecik‘te akşam 17.00’de işten çıkıp Eskişehir‘e giden ilk arabaya bindim. Eve gelene kadar yaşadıklarımı bir sonraki yazıda anlatacağım. Eve geldikten sonra hızlıca almam gereken eşyaları alıp karnımı da doyurduktan sonra Alper‘e geçtim. Ertesi gün Antalya‘ya gideceğim için valizimi Alper’e bıraktım. Saat 21.00 civarında 222 Park‘a gittik. Burada İzmir‘den Barış Abi, Togay, Volkan ve Halil‘le buluştuk. Barış Abi “Bu Toprağın Metalikacıları” isimli belgesel için bizimle kısa bir çekim yaptı. Burada özellikle yer ayarlama konusunda yardımlarından dolayı Özgür Abi‘ye derin saygılarımı sunarım. Bu çekimden hemen sonra konser için kapılar açıldı.

Alper’e beraber kuyruğa girdiğimizde Koray ve Yakup‘u gördük. Bu adamları da uzun süredir görmüyordum. Dördümüz içeri girmek üzere beklemeye başladık. Sıra geldiğinde girdik içeri ve sahne önünde 4. sıraya kadar gelebildik ve demir atıp beklemeye başladık. Ben bilmiyordum, ancak bir de ön grup varmış meğer Pentagram‘dan önce: MEKANİK.

Bu grubun adını olumlu ve olumsuz pek çok yorumun içinde duyduğum için açıkçası merak ediyordum. Saat 22.00’yi biraz geçe Mekanik sahneye çıktı. Dediğim gibi daha önce hiç dinlememiştim, bana tarz olarak ilk dönem Metallica‘yı fazlasıyla anımsattı. Metallica konusunda benden daha bilgili olan Alper ise grubun tarzını fazlasıyla Metallica ve dönemdaşlarına benzetti. Ancak o da ben de bir konuda hemfikirdik, adamlar güzel yapıyorlar işlerini. Seek And Destroy çaldılar, müthişti. Overkill çaldılar, Yakup epey coştu. Kendi besteleri de fena değildi. Türkçe sözlü olması bilakis bir avantaj olmuş besteleri açısından. Sahne olarak da ben yeterli buldum. Ancak bir talihsizlik yaşadılar ve son şarkılarını çalamadılar, gitaristlerinin amfisi devre dışı kaldı. Mekanik sahneden alkışlarla indi ve saat 23.00’ü beklemeye başladı herkes.

Saat 23.00’e doğru salonu bir akustik Sonsuz dinletisi doldurdu. Tüm salon aynı anda şarkıyı söylemeye başladık. Şarkı bittiğinde Gökalp ve devamında diğer grup üyeleri sahneyi doldurdu ve Pentagram sahneye çıktı.

Her konserde Alper’le girdiğimiz iddiaya bu sefer Koray ve Yakup’u da dahil ettik: Pentagram konsere hangi şarkı ile başlayacak? Evi arabayı satıp tüm paramı “Sand“e yatırdım. Alper, Koray ve Yakup başka başka şarkılar söylediler. Pentagram “Sand”in ilk notalarını çalmaya başladığında artık zengin bir adam olmuştum. Pentagram şöyle bir playlist hazırlamış gece için:

  1. Sand
  2. 1000 In The Eastland
  3. Doğmadan Önce
  4. Unspoken
  5. Wasteland: Burada ses sisteminde bir arıza oldu, şarkının yarısına kadar baslar yoktu.
  6. It’s Down Again
  7. Give Me Something To Kill The Pain
  8. Disturbing The Peace
  9. Geçmişin Yükü
  10. Bu Alemi Gören Sensin: Hakan Utangaç vokale geçti.
  11. Şeytan Bunun Neresinde
  12. Anatolia (Türkçe): Burada da iddiaya girdik İngilizce mi söyler Türkçe mi diye. Yine ben kazandım.
  13. Beyond Insanity
  14. Now and Nevermore
  15. Gündüz Gece
  16. Apokalips
  17. Tigris + Bir

Konserle ilgili üzüldüğüm bazı şeyler var. İlki Hakan Utangaç‘ın sadece bir şarkı söylemesi oldu. Rotten Dogs söyleseydi mesela çok farklı olurdu herşey. İkinci olarak Alper de ben de This Too Will Pass ile Behind The Veil‘i çalmalarını bekledik. Ama çalmadılar. Çok üzüldük. Bir de 18 şarkıdan 7 tanesi Türkçe idi. Türkçe parçaların ardarda gelmesi biraz üzdü, özellikle This Too Will Pass için çok ümitlenmişken…

5 kişilik grubun 3 üyesi hastaydı. Vokal Gökalp Ergen, hastalığını performansına yansıtmamaya çalışsa da sahnede fazla hareket edemedi. Grubun en iyisi hiç şüphesiz Tarkan Gözübüyük idi. Ayrıca Cenk Ünnü‘yü de hiçbir zaman unutmuyoruz. Hakan Utangaç, iki yanında birer LED ampül bulunan komik bir gözlük takıyordu 🙂 Tüm fanlar için onun yeri ayrıdır ve ne olursa olsun Pentagram, Hakan Utangaç’sız olmaz, olamaz.

Konser hiç ara vermeden yaklaşık 2 saat sürdü ve müthiş bir şekilde bitti. Performanstan sonra dışarıda uzun süredir görüşmediğimiz epey bir adamla görüştüm. Serkan Abi, Ali, Serdar bunlardan bir kaçı. Bu şekilde muhabbet ederken kardeşim Murat yanıma geldi ve gruba imzalatmak üzere yanımda taşıdığım albümlerini istedi. Böylece hep beraber 222 Park’ın yan tarafından bekleyen tur otobüsüne gittik.

Şansımıza Gökalp Ergen otobüsün kapısındaydı ve hiç sıkıntı yaratmadan uzattığım MMXII albümünü imzaladı. Sonrasında sırasıyla Cenk Ünnü, Hakan Utangaç ve Tarkan Gözübüyük de geldiler ve albümü imzaladılar. Alper de efsane Bir albümünü yaratıcılarına imzalattı. Burada epey bir fotoğraf çektirdik. Eklediğim fotoğraflarn bir tanesini ben çektim. Gerisi Metin Ünlü‘ye ve Kağan Kılıç‘a aittir.

Sonuç olarak güzel bir konser oldu. Pentagram seven sevmeyen tüm metalci kitlenin de orada olması ayrıca güzeldi. Bu konuda en güzel cümleyi de Serkan Abi söyledi herhalde: “Biz çocukken adamlar metal müzik yapıyorlardı.

Pentagram’a saygı duymak gerek. Merak edenler için benim kameramdan Pentagram 7 Mart 2013 Eskişehir konseri: (Bu bir Proofhead.net hizmetidir.)